" ... UNUTMAYINIZ Kİ SAĞLIKLI BİR KUR’AN ANLAYIŞI … ANCAK SÜNNET’LE MÜMKÜNDÜR …
TACUDDİN EL BAYBURDİ

Kıyas konusu


Soru … : 1  Din’de Kıyas var mıdır, veya başka bir ifadeyle ; Kıyas edilleyi şeriyyeden midir ? bunun izahını yapar mısınız ... ?


Cevap … : 1  Din’de kıyas yoktur. Bir önceki ictihad konusunda da anlatıldığı gibi ; kıyas denilen insani ölçütte de aynen hata ve isabet etme ihtimali vardır. Dolayısiyle,  - tekrarında fayda vardır - kendisinde hata ve isabet etme ihtimali bulunduran bir şey, din’de kesinlikle kaynak olamaz.


Soru  … :  2   Peki sünneti seniyyede zikredilen Muaz hadisi Kıyas ve içtihadın varlığı için delil değil midir ?. Bu hadisi nasıl anlamamız lazım ... ?


Cevap … : 2  Ne yazık ki konu ile alakalı ne zaman bir söz açılsa,  delil olarak ileri sürdükleri bir Muaz hadis vardır. Hatta hemen hemen bütün fıkıh kitaplarının mukaddimelerinde bu hadisin yer aldığını görürsünüz.

Aslını astarını araştırmadıkları bu hadis, bu kimselerin batıl davalarının temelini oluşturan bir hadis olmuştur. Ama ne yazık ki bu hadis, sahih bir hadis değildir. Gelin bu hadisin tahlilini beraber yapalım. Daha doğrusu ; gelin bakalım bu hadisle alakalı ilim ehli neler demiştir ; Öncelikle zikri geçen bu hadisin metnini verelim :

“ … Resulullah s.a.v. Muaz İbn Cebel’i Yemen’e gönderirken ona :
- Oraya vardığında neyle hükmedeceksin ? diye sodu. Muaz :

- Allah’ın kitabına göre hükmedeceyim, dedi. Allah Resulü s.a.v :

- Allah’ın kitabında bulamazsınsa neyle hükmedeceksin ? dedi. Muaz :

- Resulünün sünnetine göre hükmederim, dedi. Resulullah s.a.v :

- Resulünün sünnetinde yoksa ne yapacaksın ? dedi. Muaz :

- Kendi reyimle içtihad ederim, dedi. Allah Resulü s.a.v. bu sözlerden sonra şöyle dedi :

- Resulullahın elçisini muvaffak kılan Allah’a hamdolsun. “ 

Ebu Davud : 4 / 3592 – Tirmizi : 2 / 1343

Rey, Kıyas ve batıl anlamdaki İçtihad mudafilerinin davalarını üzerine bina ettikleri hadis, işte bu hadistir. Her hangi bir araştırma yapmadan bunu kabul edenlere belki hayal kırıklığı olucak ama maalesef bu hadis sahih bir hadis değildir. Sahih olmayan bir hadis üzerine de ne itikadi ve ne de ameli hiçbir şey bina edilemez.  

İsterseniz hazır yeri gelmişken bir hadisin kabulü veya reddi için o hadisde aranması gereken şartlar nelerdir buna biraz değinelim. 

Unutmayalım ki bir hadisin kabul edilmesi veya reddedilmesi için,onun üzerinde ehli tarafından ciddi ve ilmi bir araştırma yapılması neticesinden sonra karar verilir. Bu inceleme ve araştırma ise hadisin isnad ve metni ile alakalıdır.


Hadisin isnad yönünden araştırılması demek :  Onun ravilerine ve ittisal yönünden durumuna taalluk eder.Yani, hadisin ravileri adalet ve zapt yönünden tam ve güvenilir midir, sened muttasılmıdır - yani, hadisi birbirinden nakleden raviler gerçekten birbirine mulaki olup, o hadisi birbirinden işitmişler midir - arada her hangi bir inkita yani, bir kopukluk veya bir ravi düşmesi var mıdır. Veyahutta, senedin herhangi yönlü bir illeti söz konusu mudur.


Hadisin metin yönüyle araştırılması demek : 
Hadisin bu yönlü araştırılması ise ; onun Peygamber s.a.v. den rivayet edilen diğer hadislere  ve Allah’ın kitabına umumi mana yönünden uygun olup olmadığını ortaya çıkarmak gayesine yöneliktir. Çünkü herhangi bir ayrılık ve tenakuz, hadisin şaz ve münker olduğu neticesini doğurur ki, böyle bir hadis kabul edilmez.

Dolayısıyle, hadisin hem isnad ve hem de metin yönünden böyle bir araştırmaya tabi tutulması neticesinde işin ehli olan insanlarda kesin bir kanaat hasıl olur ve bu kanaat, hadisin red veya kabulüne taalluk eder.


Eğer ravilerin adalet ve zapt yönünden zayıf oldukları,isnad da ittisalin bulunmadığı ve illetli olduğu, metnin Peygamber s.a.v. den rivayet edilen diyer hadis metinlerine mana yönünden aykırı düştüyü - yani, şaz veya münker olduğu - anlaşılırsa, hadisin zayıf olduğuna hükmedilir ki,işte böyle bir hadis, kesinlikle ne itikat da ve nede amel de hüccet kabul edilmez.


İşte, çürük davalarının haklılığını onunla ispat etmeye çalıştıkları Muaz hadisi, bu kaide ve kurallar çerçevesinde ele alınıp incelemeye tabi tutulduğunda, hem metin yönüyle büyük bir illete sahip olduğu ve hem de sened yönüyle bir illete sahip olduğu ortaya çıkmaktadır.


Hadisin sened yönüyle illeti :  


1 -  Hadisi kitabında tahric eden Tirmizi diyor ki ; bu hadisi yalnız bu vecihten bilmekteyiz.Ve senedi de muttasıl değildir. 

Tirmizi : 2 / 1343

2 -  Hacerül Askalani diyor ki ; bu hadisin senedinde Haris İbn Amr vardır ve bu adam meçhuldür. Ve yine diyor ki ; İbnu Avane bu hadis hakkında derki,  “ bu adamın bu vecihden başka rivayetini bilmiyorum “ 

Takribu’t Tehzib : 1 / 143.s.52.n – Takribu’t Tehzin : 2 / 151.s

3 - İbn Kayyım el-Cevzi r.h  bu hadisi şerifi mevzu hadisler arasına almıştır.  

İbn Hazım bu hadis için şöyle diyor : " Eğer rey’i, kıyası savunanlar Muaz hadisini delil göstermeye çalışırlarsa,onlara deriz ki ; bu hadis batıldır.  Şöyle ki ; mezkur hadis, Haris İbn Amr isminde meçhul bir kişi tarafından nakledilmiştir…” 

Ahkamu usulu’d din : 66.s

Hadisin metin yönüyle illeti :  

Hadisin metin yönüyle alakalı en büyük illeti : “ Allah’ın kitabında ve Resulünün sünnet’inde bulamazsınsa ne yaparsın ” sözüdür.

İşte ilim ehlinin kabul etmediyi husus burasıdır. Demişlerdir ki  ; Allah Resulü s.a.v’in bu kabilden bir söz sarfetmesi mümkün deyildir.Çünkü Allah’u Teala kerim kitabında :  

“ Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip, beğendim.”    
Maide : 3.Ay

buyurarak, dinini tamamladığını bildirmektedir. Dolayısiyle, tamamlanmış bir dinle alakalı bu gibi ifadelerin kullanılması mümkün deyildir. Çünkü bu söz, şeriata terstir.

Hatta demişlerdir ki ; Bırakın Muaz’ın kendi reyiyle içtihad yapmasını, Allah Resulü s.a.v. dahi kendi reyi ile din’e bir şeyler sokmamıştır. Kendisine dinle alakalı sorular yöneltildiyi zaman, ne reyini kullanır ve nede bazı kıyaslamalarda bulunarak hüküm verirdi. O sadece Rabbi olan Allah’tan vahy beklerdi. Çünkü Allah c.c şöyle buyurmakta :

وَمَا يَنطِقُعَنِ الْهَوَى  إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى 

“ O, heva ve arzusundan konuşmaz.O nun konuşmaları, kendisine ilka edilen bir vahiy den başkası deyildir. “   Necm : 3-4.Ay  

إِنْ أَتَّبِعُ إِلَّا مَا يُوحَى إِلَيَّ

“ … Ben  sadece  bana  vahyolunana  tabi  oluyorum ........”   Ahkaf : 9.Ay

Hulasa, kim olursa olsun, din’de kendi kafasına göre hareket etme yetkisine sahip deyildir. Rabbimize hamdolsun ki, dinimizde her hangi bir eksiklik bırakmamış ve açıklanması gereken her şeyi Resulü vasıtasıyla açıklamıştır. 

Ve o açıklananların içinde de ; bizim için uyulması gereken edilleyi şeriyyenin  Kitap ve Sünnet  olduğunu vazetmiştir.


Soru … : 3 Din’de kıyasın olmadığını söylüyor sunuz, bunu deliller çerçevisinde izah eder misiniz ... ?

Cevap … 3  Evet Din’de kıyas yoktur. Dolayısıyle olmayan bir şeyin delili olmaz. Aslında bunun varlığını iddia edenler açık ve net delillerle bunu ispat etmeleri gerekir… Çünkü kuraldır ; İsbat, iddia edene aittir…  Ne yazık ki asırlardır kıyas konusunu ispat edebilmek için bir çok Ayet’i ve Hadisleri te’vil etmişler ve onları gerçek anlamlarının dışarısına çıkarmışlardır.

Halbuki, din’de bu kadar önemli bir yerinin olduğu iddia edilen şeyin açık ve net bir delili olmaz mı ? … Veya kendileri buna açık ve net deliller getirmeleri gerekmez mi ? . Çünkü Kıyas, onların iddia ettiği gibi ; din’de edilleyi şeriyyeden bir kaynak sayılmaktadır. Dolayısıyla din’de kaynak olan bir ölçü ile alakalı açık ve net deliller olması gerekmez mi … ? 


Kıyas mudafilerinin delil getirmeye çalıştıkları Ayet ve Hadis’lerin, Kıyasla ne uzaktan ne de yakından asla alakası yoktur. Örneğin biraz önceki Muaz hadisini dahi kıyasa delil getirmektedirler. Bu hadis sahih olmadığı gibi kıyasa da delil olmaz.


Kıyas, hakkında herhangi bir delilin olmadığı rey cümlesindendir.

Kıyas, Kendisi hakkında nas olmayan bir meseleyi, kendinse benzeyen bir meseleyi ele alarak onun hükmünü buna giydirmenin adıdır. 
Kıyas, helalı haram, haramı da helal yapabilecek bir mahiyettedir.  Çünkü böyle bir ölçünün bünyesinde zan vardır. Şeriat ise zan’na yer vermemiş ve onun haktan hiçbir şey ifade etmeyeceğini belirtmiştir.

“ Oysa onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zan’na tabi oluyorlar. Zan ise, haktan hiçbir şey ifade etmez. “   
Necm : 28.Ay

“ … Allah Resulü s.a.v şöyle buyurmaktadır :
 Zan’dan sakının, zira zan, sözlerin en yalanıdır. “ 

Buhari : 13.c.6048.s

Hatta Bakara suresinde de anlatıldığı gibi, Müşrikler faiz yiyorlar ve diyorlar ki :Faiz’de aynen ticaret gibidir.

“ Faiz yiyenler, aynen şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi kalkarlar. Bunun sebebi, onların : " Ticaret de aynen faiz gibidir " demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi haram kılmıştır……“  
 Bakara : 275.Ay

Ve gerçekten de faizin işlev olarak gördüğü ameliye, aynen ticarete benziyor. Ama unutmamak lazım ki, Allah faizi haram ticareti ise helal kılmıştır.


Bununla beraber aslında sünneti seniyyede de kıyasın batıllığına delalet eden bir çok hadisler söz konusudur… Örneğin şu hadis üzerinde biraz düşünebiliriz.


“ … Ebu Hureyre r.a şöyle dedi : Rasulullah s.a.v bize hutbe irad etti ve : Ey insanlar ! Allah size haccı farz kıldı hac ediniz, buyurdu. Bir adam : Ya Rasulallah, her sene mi ? dedi. Rasulullah sustu, cevap vermedi. 0 adam bu sözü üç kere tekrarladı. Bunun üzerine Rasulullah  s.a.v :  Eğer ben evet deseydim, her sene hac etmeniz size vacip olurdu ve siz de şüphesiz ona güç yetiremezdiniz. Ben size bir şey emretmeyip kendi halinize bıraktığım müddetçe siz de beni kendi halime bırakınız. Muhakkak ki sizden önceki milletler çok soru sormaları ve Nebilerine karşı ihtilaf etmeleri sebebiyle helak olmuşlardır. Dolayısıyla ben size bir şey emrettiğim zaman siz bunu gücünüz yettiğince yerine getirin, bir şeyi de yasakladığım zaman artık onu terk ediniz, buyurdu.” 

Müslim : 1337 / 412 – Nesei : 2618 – İbni Hibban : 3704-3705 – Dare Kutni : 2 / 281 – Beyhaki : 4 / 326 – Ahmed : 2 / 508 – el Albani irva : 979

Bu hadise eğer dikkat edilirse, Resulün ifadelerinde kıyasın geçersizliği ve taşıdığı zannın yanlışlığını görmede bir uyarı söz konusudur. Zira soru sahibi, haccı, beş vakit namaza, her yıl farz olan oruca ve şartlar var oldukça her yıl verilmesi gereken zekata kıyas yaparak bu soruyu sormuştur. Verilen cevap ise tam tersidir. Aynen Buhari’deki zikri geçen şu rivayette  denildiği gibi :

“… Ebu’z Zinad dedi ki : Sünnetler ve hakkın vecihleri – yani dini işler – ekseriya re’yin – yani aklın ve kıyasın – hilafı üzere gelir de, Müslümanlar onlara uymaktan bir ayrılma ve bir çekinme bulamazlar. Hayızlının orucu kaza edipte Namazı kaza etmemesi bu nev’i işlerdendir. “ 

Buhari : 4.c.1819.s

İkinci olarak şu hadisi şerifin üzerinde de biraz düşünebiliriz.

“ … Ammar b. Yasir r.a Ömer r.a ya şöyle dedi : Hatırlamıyor musun ? Ben ve sen ikimiz bir seferde idik. Sen namaz kılmadın, ben ise toprakta yuvarlandıktan sonra namaz kılmıştım. Muteakiben bu fiilimi Nebi s.a.v.’e arz ettiğimde, Nebi s.a.v : Sana bu kadarı yeter, buyurdu, sonra iki elini yere vurdu ; ellerine üfledi sonra iki eli ile yüzünü ve ellerini meshetti...... “ 

Buhari : 1 / 432 – Müslim : 368 / 11 – Ebu Davud : 1 / 326 – İbni Mace : 569.n

Bu hadiste de görüldüğü gibi Ammar su bulunmadığı zaman onun yerini toprak tutuyor, o halde su ile nasıl bütün bedeni yıkamak gerekiyorsa, toprakla da bütün bedeni kaplamak gerekir, kanaatine varmış ve yerde yuvarlanarak teyemmüm etmiştir. Resulullah s.a.v ise bu kıyasının doğru olmadığını, bu konuda toprağın nasıl kullanılması gerektiğini ve yeterli olan derecesini ona anlatmıştır.

Hatta kıyas konusunda daha ağır ifadeler kullanan alimler olmuştur ki onlar ; ilk kıyası yapan iblistir dahi demişlerdir.


“ … İbni Sirin r.h der ki : Kıyas yapanların ilki İblis’tir. Güneş ve Aya da başka bir yolla değil ancak kıyas yoluyla tapılmıştır. “
 

Darimi : 1 / 195

“ … Hasan r.h ; “ Beni ateşten onu ise çamurdan yarattın “ A’raf : 12 Ayetini okudu ve şöyle dedi : İblis kıyas yaptı.O, kıyas yapanların ilkidir.  

Darimi : 1 / 196

“ … Mesruk r.h buyurdu ki : Doğrusu ben kıyas yaparak ayağımın kaymasından korkuyorum ve ürperiyorum. “ 

Darimi : 1 / 197

“ … Şabi r.h şöyle dedi : Vallahi şüphe yok ki siz eğer kıyas aletlerini alır kabul ederseniz muhakkak ki helalı haram, haramı da helal yaparsınız. “ 

Darimi : 1 / 198

Ve gerçekten de bu gün kıyas yoluyla bir çok helaller haram yapılmıştır.

Buhari r.h : Rey ve kıyasın zemmi başlığı altında bir bab açmış ve bu konu da bir çok deliller zikretmiştir. Örneğin :

وَلاَ تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولـئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُولاً

“  Bilmediğin bir şeyin ardına düşme ; zira kulak, göz ve gönül bunların hepsi de ondan mes’uldür. “  İsra : 36.Ay

Ayeti celilesini zikrederek, kıyasın peşine düşenlerin adeta hakkında bir bilginin ve delilin olmadığı bir şeyin ardından gittiklerini vurgulamıştır... Ve yine Buhari’nin açtığı bablardan bir tanesi de şudur :

“ Peygamber s.a.v kendisine vahy indirilmeyen konularla alakalı soru sorulduğunda “ bilmiyorum “ der yahut kendisine o konuda vahy indirilinceye kadar, o soruya cevap vermezdi. Peygamber s.a.v :

إِنَّا أَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللّهُ  …..   

“ Hakikat biz sana kitabı, Allah’ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye hak olarak  indirdik……“   Nisa : 105.Ay  Kavlinden dolayı, Rey ile de Kıyas ile de söz söylemezdi. 

Buhari : 16 / 7192.s

Soru  … 4 Kıyas mudafilerinin, bu ölçütün varlığını ispat etmek için öne sürdükleri delilleri nelerdir … ?

Cevap …  4  Kıyasın varlığını ispat etmek için öne sürdükleri ve kendilerince kıyasa delil olduğunu zannettikleri hadislerden iki tanesi  şudur : 

“ … İbni Abbas r.a’dan, şöyle demiştir : Resulullah s.a.v.’e bir kadın geldi ve : 

- Ya Rasulallah ! Annem, üzerinde bir ay oruç borcu varken öldü. Ben onun adına bu oruç borcunu ödeyebilir miyim ? diye sordu. Resulullah s.a.v :

- Eğer annenin üzerinde herhangi bir borcu olmuş olsaydı sen onun adına bu borcu öder miydin ? buyurdu. Kadın : “ evet “ deyince, Resulullah s.a.v :

- Öyle ise Allah’a olan borç başka borçlardan daha ziyade ödenmeye layıktır,buyurdular. “
 

Buhari : 4 / 1821 – Müslim : 3 / 1148

“ … İbni Abbas r.a şöyle demiştir : Peygamber s.a.v’e bir adam geldi de : 

- Kız kardeşim hacc yapmayı nezretmişti ama bu nezrini yerine getiremeden vefat etti,dedi. Peygamber s.a.v :

- Şayet kardeşinin üzerinde bir borç olsaydı sen o borcu öder miydin ?buyurdu. O zat : “ evet öderdim “ dedi. Peygamber s.a.v :

- Öyleyse Allah’a olan borcunu da öde, çünkü Allah, hakkı ödenmeye daha layıktır, buyurdu. “

Buhari : 14 / 6570.s

Bu hadislerden hareketle demişlerdir ki : bakınız Allah Resulü s.a.v oruc ve hacc borcunu diğer borçlara kıyas ederek onun ödenmesini ve yerine getirilmesini  söylemiştir. İşte bu kıyasa delildir.

Cevap olarak diyoruzki ;  bunun kıyasla ne uzaktan ne de yakından alakası yoktur. Burada başlı başına Allah Resulü s.a.v’den vahye dayalı bir fetva vardır. Eğer bunların düşündüğü gibi olsaydı bu iş, bu sefer anne ve babanın kılamadığı namazları için de evladının namaz kılması gerekirdi… Halbu ki hiç kimse bir başkası yerine namaz kılamaz.


“ … Muhammed bin Abdul A’la’dan. O da Yezid bin Zeri’den, O da Haccac el Ahvel’den, o da Eyyub bin Musa’dan, o da Ata bin Rebah’tan, o da İbni Abbas r.a dan. Onun şöyle dediğini rivayet eder : Bir kimse başkası adına Namaz kılamaz. “

Nesai : Süneni Kübra

Soru … :  5  Allah Rasûlü s.a.v’in dilinden Kıyası Reddeden bir ifade var mı … ?

Cevap … :  5  Allah Rasulü s.a.v’in dilinden, üzerinde konuşulan ama Sahihliği daha ağır basan bir Hadisi şerif vardır. 

“ … Avf bin Malik r.a. dan , ( Şöyle dedi : ) Allah Rasulü s.a.v buyurdular ki : Ümmetim yetmiş kusur fırkaya ayrılır, ümmetime en zararlı olanı dini meselelerde rey ile kıyas yaparak haramı helal, helali haram yapanlardır. “


İbni Abdil Berr Camiu’l Beyani’l İlm : 2/134/163 – Hatibul Bağdadi el Fakih : 1/179-180 – Tarih : 13/307/311 – Beyhaki Medhal : 34/35 – Hakim Müstedrek : 4/430 Buhari ve Müslimin şartları üzere ve onda Nuaym İbn Hammad var, der. Heysemi Mecmau’z Zevaid : 1.c.841 de : Ricaluhu ricalu’s Sahih der. Şatibi Muvafakat : 4/177 – el İ’tisam : 3.cüz 25 b


Hatib el-Bağdadi Ebu Zur’atu Razinin Yahay bin Main r.h’a Nuaym bin Hammad’ın bu hadisi ve sıhhatı hakkında sorduğunu Yahya bin Main r.h bu hadisi inkar etti. Peki o zaman nereden getiriyor bu hadisi dedim ? bazı rivayetler onun zihninde karışmıştır ve bunun aslı yoktur dediğini nakletti.


Amr Abdu’l-Mun’im Diyor ki :
 Nuaym bin Hammad bu rivayette teferrüd etmemiştir.. Bilakis bir cemaatın mütabaatı vardır Hatib el-Bağdadi tarihinde bu rivayetleri tahric etmiştir. En kuvvetli mütabaat Abdullah bin er Ruki tarikıyla İsa bin Yunus dan tahdis ettiği rivayetitir.

Bende ( Amr Abdu’l-Munim ) 
Bu sened sahih’tir ta’n edilecek bir yanı yoktur, bu yönden hadis sahihtir diyorum İnşaAllah...

Her kim, Nuaym bin Hammad teferrüd etti diyerek bu rivâyeti illetlendirirse hükmünü zan üzere bina etmiştir.


Ben ( Amr Abdu’l-Mun’im ) bu mütabaatı bilmeden hadis hakkında münker hükmünü vermiştim. Verdiğim bu son hüküm – yani sahih olan hüküm – geçerlidir.


Hakim  :
 Buhari ve Müslimin şartları üzere der.

Heysemi :
 Ricaluhu ricalu’s Sahih der.

Soru … 6 Kıyas konusunda Sahabe tarafından söylenen bir şeyler var mı hocam ? Bunu da izah ederseniz seviniriz … 

Cevap … 6 Allah kendilerinden razı olsun … Sahabenin ileri gelenleri kıyası kötülemiş ve onunla amel etmeye karşı çıkmışlardır… Bu konu, arştırma yapanlar için bilinen bir durumdur. Mesela : 


“ … Ömer r.a : “ Dikkali olun re’y taraftarlarından sakınınız. demiştir “

Dârakutnî Sünen : Dârü’l-ma’rife, Beyrut 1966, c. 4, s. 146

“ … Ali r.a : “ Şâyet din re’y ile olsaydı mestin üstünü degil altını meshetmek daha uygun olurdu, fakat ben Allah Rasulü s.a.v’in mestin altını degil üstünü meshehttigini gördüm.” demiştir. “

Beyhakî Sünen, Mektebetü dâri’l-bâz, Mekke 1994, c. 1, s. 292.

“ … Şa’bi Abdullah İbn Mes’ud’dan şöyle dediğini nakleder : Eraeyte demekten sakının Çünkü sizden öncekiler eraeyte yüzünden helak oldular. Bir şeyi bir şeye kıyas etmeyin ki ayaklarınız sabit olduktan sonran kaymasın. Size bilmediğiniz bir soru sorulursa bilmiyorum deyin. Bu ilmin üçte biridir. “

Harevi Zemmu’l-Kelam ve ehlihi : 2/219

Soru …  7 Bu gün insanların elinde bulunan ve içilen içkilerin haram olduğuna inanıyoruz, peki bunların tahrimiyeti - yani haram kılınışı - kıyas yoluyla mıdır, yoksa bunu haram kılan nedir … ? Çünkü bunlar isim olarak Allah rasulü döneminde yoktu.

Cevap … 7 
Kıyas konusunda karıştırılan noktalardan birisi de işte burasıdır. Yani ; islam’ın illet yoluyla haram kıldığı bazı şeyleri, bu insanlar kıyas yoluyla haram kılındı sanmalarıdır.

Halbu ki islamı bu anlamada inceleyenler göreceklerdir ki ; o, helal ve haram konusunda ya isim zikreder ya da illet zikreder. Yani ;  bazı şeyleri ismen haram kılar bazı şeyleri de ileten haram kılar.


Örneğin Domuz etinin haramlılığı, ismendir. Ehli eşek etinin haramlılığı ismendir. Ama içki konusunda İslam bir isim zikretmeyip illet zikretmiştir. Ne demiştir ?


“ … İbnu Ömer r.a anlatıyor : Resulullah s.a.v dedi ki : Her sarhoş edici şey hamr’dır. Ve her sarhoş edici hamr da haramdır. “
 

Buhari : 12 / 5647 – Müslim : 6 / 203 – 75 – Tirmizi : 3 / 1923 – Ebu Davud : 4 / 3679

Dolayısıyla bu konunun kıyasla asla alakası yoktur. Bu aynen yine şuna benzer ; İslam’da araba çalanında eli kesilir, ama bu el kesme kıyas yoluyla değil illet yoluyladır…. Nasıl ? .. 

Çünkü İslamın bu konuda haram kıldığı şey hırsızlıktır ve bu da bir illettir. Dolayısıyla İslam bu konuda isim zikrederek ; şunu çalanın eli kesilir veya bunu çalanın eli kesilir dememiştir. Sadece bu konuda el kesmek için malın değerinden bahsetmiştir o kadar.


Dolayısıyla buna kalkıpta kıyas yoluyla haram kılma veya kıyas yoluyla el kesme asla denilmez.


İşte bu tip mevzuları dile getirirken, bunların kıyas yoluyla halledildiğine inanırlar ve bunu savunurlar. Halbuki bunlar bizim de kabulümüz olan şeylerdir ama, bunun kıyasla ne uzaktan ne de yakından alakası yoktur. Daha doğrusu biz buna kıyas demiyoruz.

Eğer kalkar şunu derseniz : “ aramızda pek fark yokmuş, ihtilaf sadece lafziymiş “, biz o zaman munakaşayı keser ve Allah’tan her iki tarafa da anlayış vermesini niyaz ederiz…


KIYASI  REDDEDEN  ALİMLER

1 – Said bin Museyyeb … 2 – Buhari … Buhari : 16 / 7192.s ...  3 – İbni Sirin …Darimi : 1 / 195 4 – İbni Hazm … 5 – İmam Şabi … Darimi : 1 / 198 Şa’bî’ kıyas yapanlara ; “ Siz eserleri ( Kuran ve Sünneti ) terkedip kıyasa başvurdugunuz zaman helâk oldunuz ” demiştir.

el- Fakih vel - mutefakkih 1. C. Hadis no 499 Sahih

Şa'bi : Tabiindendir ve Muhaddislerdendir. İşte Tabiinin Sünnete bağlılığı ve Kıyası helak edici şeyden sayması.

6 – İbni Kuteybe … Te’vilu muhteliful hadis : 134 – 135 – 139. say. 7 – Mesruk Darimi : 1 / 197 8 – Amr … 9 – Ebu’z Zinad … 10 – Şureyh … Darimi : 1 / 204 11 – İbni Rahaveyh … Yani İshak bin İbrahim el Hanzali … Te’vilu muhteliful hadis : 127.s 12 – Hasan r.h   … Darimi : 1 / 196 13 – Mukbil İbn Hadi … Asrımızın muhaddislerinden …

Bunlar sadece benim bulabildiklerim ...

                    Tacuddin el Bayburdi

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol