" ... UNUTMAYINIZ Kİ SAĞLIKLI BİR KUR’AN ANLAYIŞI … ANCAK SÜNNET’LE MÜMKÜNDÜR …
TACUDDİN EL BAYBURDİ

İsim ile Müsemma farkı


Değerli kardeşlerim … !
Bilindiği gibi Allah’u Azze ve Celle’nin Kur’an ve Sünnette zikredilen isim ve sıfatları vardır…

Bu ümmetin selefi ve önde gelen güzide imamları, bu isim ve sıfatlara olduğu gibi iman etmişlerdir… Yani Rablerinin isim ve sıfatlarını başka şeye benzetmekten kaçınarak, tahrif ve ta’tile sapmadan Allah’ın kendisi için isbat ettiği isim ve sıfatları olduğu gibi kabul etmiş, kendisi hakkında nefyettiği şeyleri de inkara sapmadan reddetmişlerdir.

Ama maalesef ; bu konuda meseleyi anlamaktan aciz kalan kimseler büyük hatalar yapmıştır... Bunların içerisine düştüğü en büyük hata ise ; Allah ile kulları arasında bazı sıfatların isim benzerliğinden dolayı, bunları müsemmada da benzerlik arzedeceği için kabule yanaşmayıp reddetmişlerdir… Böylece yağmurdan kaçayım derken doluya tutulmuşlardır…

Daha anlaşılır bir ifadeyle ; eğer zikredilen bu sıfatları Allah için var sayarsak, O’nu mahlukata benzetmiş oluruz diyerek  reddetmişlerdir…

Halbu ki “ isimlerde müştereklik, müsemmada müşterekliği gerektirmez ”

Biz Allah’u Azze ve Celle’nin “ Alim ” sıfatını kabul ettiğimiz gibi kullarından da alim olanların varlığını kabul ediyoruz.

Çünkü Rabbimiz bu sıfatı kendisi için zikrettiği gibi, kulları için de zikreder.

وهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

O, her şeyi bilendir  “ En’am : 101 Ayetiyle kendi  “ Alim ” sıfatını zikretmiş, “….. Biz onu alim bir erkek evlatla müjdeledik ”  Zariyat : 28. Ayetiyle de kullarının da “ Alim ” sıfatı olduğunu haber vermiştir…

Ama hiç şüphe yok ki, Allah’u Teala’nın Alimliği ile İbrahim peygambere müjdelenen İshak a.s’ın alim’liği bir değildir… Allah’u Azze ve Celle’nin ilmi bütün noksanlıklardan münezzeh bir ilim, İshak’ın ilmi ise bir çok noksanlıklarla dolu olan bir ilimdir.

Ve yine, Allah’u Teala’nın şevkat ve merhamet sıfatının olduğuna inandığımız gibi, kullarının da şevkat ve merhamet sıfatının olduğunu kabul ederiz.

Rabbimiz Allah’u Azze ve Celle :

                              إِنَّهُ بِهِمْ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ

“ … O, onlara  karşı  çok  şevkatli, çok  merhametlidir. ” Tevbe : 117. Ayetiyle kendi şevkat ve merhamet sıfatını zikretmiştir.

لَقَدْ جَاءكُمْ  رَسُولٌ  مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ  مَا عَنِتُّمْ  حَرِيصٌ عَلَيْكُم  بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ

“ Andolsunki, içinizden size öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir ; size düşkün, mü’minlere karşı şevkatli ve merhametlidir. ” Tevbe : 128. Ayetiyle de, kullarının şevkat ve merhamet sıfatlarının olduğunu haber vermiştir.

Şimdi  burada  da  elbetteki  şuurlu  ve basiretli bir inananın anlaması gereken ; Yüce yaratıcının şevkat ve merhametiyle, O’nun kullarının şevkat ve merhametinin aynı olmadığıdır… Allah Rasulü s.a.v’in bir hadisi şeriflerinde buyurduğu gibi :

“ Allah’u Teala rahmetini yüz parçaya böldü ve doksan dokuzunu yanında tutup, bir parçasını yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça sebebiyle bütün yaratıklar birbirine merhamet ederler……. ”

                                                                                              Buhari : 13.C.5997.S

Bu açık delil gösteriyor ki, Allah’ın sıfatları ile kullarının sıfatları birbirinden çok çok farklıdır… Müşterek olan, sadece isimlerdir.

Rabbimiz yine kerim kitabında kendi nefsini işitir ve görür sıfatlarıyla vasıflandırmıştır :

                                                                                            إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ

“ … Şüphesiz ki Allah, işitendir. Görendir ” Lokman : 28.Ay Bununla beraber kullarının da işitir ve görür olduklarını zikreder :

إِنَّا خَلَقْنَا الْإِنسَانَ مِن نُّطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَّبْتَلِيهِ فَجَعَلْنَاهُ سَمِيعاً بَصِيراً

“ Biz insanı, halden hale geçirdiğimiz karışık bir nutfeden yarattık ve onu işitici ve görücü yaptık ” İnsan : 2.Ay

Allah’u Azze ve Celle kendi nefsini “ Hayat ” sıfatıyla vasıflandırarak şöyle buyurmuştur :

اللّهُ لا إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ

Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur, daima diri ve kendi zatıyla kaimdir ”

 Ali İmran : 2.Ay. buyurmuş ve kulları hakkında da : “ Her hayat sahibi şeyi sudan yarattık ….”  Enbiya : 30.Ay. buyurarak, onların da “ Hayat ” sahibi olduklarını haber vermiştir.

Rabbimiz yine ;                                               

      إِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَاد

“ Şüphesiz ki Rabbin daima gözetleme yerindedir ”  Fecr : 14.Ay ifadesiyle kendisinin bir yerde olduğunu zikretmiş ve bu yerin de neresi olduğunu belirtmek için ;

الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَ

“ Rahman - olan Allah - Arş’a istiva etmiştir.”  Taha : 5. Ayetiyle Arşının üzerinde olduğunu açıklamıştır.

Dolayısıyla Allah’u Teala, kendisinin istiva sıfatını zikretmiş ve bunun yanı sıra mahlukatı için de :    

   وَاسْتَوَتْ عَلَى الْجُودِيِّ

“ … gemi cudi üzerine oturdu ( kuruldu – yerleşti ) …”  Hud : 44.Ay

                                                                                              لِتَسْتَوُوا عَلَى ظُهُورِهِ

“ …Hayvanlar yarattı ki Sırtlarına oturasınız diye … ”  Zuhruf : 12-13.  Ayetlerinde haber verdiği gibi, kullarının da istiva sıfatının olduğunu zikretmiştir.

Hulasa, Rabbimizin - burada zikretmediğimiz - daha bir çok isim ve sıfatları var ki, bunlar kendisi için isbat edildiği gibi, kulları içinde zikredilmiştir.

Ama biraz önce de ifade ettiğimiz gibi, bu benzerlik sadece ve sadece isim yönüyledir, müsemma yönüyle değildir… Çünkü müsemma yönüyle kulların sıfatları,  Allah’ın sıfatlarından çok çok başkadır.

Daha doğrusu, Allah’u Teala’nın sıfatlarının eşi ve benzeri olmadığı gibi, bütün kusur ve noksanlıklardan da münezzehtir… Ama kulların ki öyle değildir. Onlar kusurludur ve noksandırlar … Öyleyse isim ve sıfatlar konusunda söylenmesi gereken en güzel söz şudur ;

“ Şanı yüce Rabbimizin gerek Kur’an’da ve gerekse Sahih Sünnet’te zikredilen isim ve sıfatları vardır … Biz onlara haber verildiği gibi iman ederiz.  Onları tahrif etmeyiz, te’vile yeltenmeyiz, ta’til’den uzak dururuz, teşbih’ten, tekyif’ten, temsil’den, tescim’den uzak bir anlayış ve inançla olduğu gibi kabul ederiz “

BU  KONUDA  ZİKREDİLEN  KELİMELERİN  MANASI

TE’VİL           :    Sözü çevirme, söze ayrı mana vermeye kalkışma, yorumlama ve Ayet’i zahiri manasından çıkarma.

TEŞBİH       :    Benzetmek, benzetilmek, bir vasıfta  saymak.

TECSİM       :    Cisimlendirme, bir cisme benzetme .

TAHRİF       : Harflerin yerini değiştirmek, bozmak, ibarenin manasını değiştirmek, başka tarafa meylettirmek.

TA’TİL           :   Bir şeyin veya kavramın içerisini boşaltmak ve terk etmek.

TEKYİF         :   Keyfiyetini belirtmek, niteliğini ve niceliğini anlatmak.

İSTİVA         :   Yükselme, Oturma, yerleşme, kurulma, karar kılma.

İLHAD         :   Eğilme, eğriliğe sapma.

İSBAT         :   Olumlu, anlatılanı olduğu gibi kabul etme.

NEFY          :   Olumsuz, reddetmek, kabul etmemek.

MÜSEMMA  :   İsimlendirilen şey.

TEMSİL       :   Bir şeye örnek.

 

                                        Tacuddin el Bayburdi

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol