" ... UNUTMAYINIZ Kİ SAĞLIKLI BİR KUR’AN ANLAYIŞI … ANCAK SÜNNET’LE MÜMKÜNDÜR …
TACUDDİN EL BAYBURDİ

İlim İman'dan ayrı bir şey, Cehalet de Küfürden ayrı bir şeydir.


1 - İlim İman'dan ayrı bir şeydir : Çünkü Allah'u Teala kerim kitabında :
" Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, haksızlık ve büyüklenmelerinden ötürü onları bile bile inkar ettiler .... "    Neml : 14.Ay.
buyurarak, bahsini ettiği kimselerin islam hakkındaki bilgilerinin olduğunu ve bunları bile bile inkar ettiklerini anlatmaktadır. İşte bu gösteriyor ki, ilim ayrı bir şey, iman da ayrı bir şeydir. Yani onların ilimleri vardı ama, o ilmin mucibince iman etmediler.
         Yine Rabbimiz bir Ayeti celilesinde şöyle buyurur :

“ Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu ( yani peygamberi ), oğullarını tanır gibi tanırlar. Buna rağmen içlerinden bir bölümü, bile bile hakkı gizlediler. “    Bakara : 146.Ay.

Yüce Rabbimiz bu Ayeti celilesinde de, Ehl’i kitabın Peygamberimizi ve ona inen ilahi bilgileri bildikleri halde, onu bile bile gizlediklerini söylemektedir… Yine burada da anlatıldığı gibi, İlim ayrı bir şeydir, o ilmin mucibince iman ayrı bir şeydir.
2 - Cehalet Küfür'den ayrı bir şeydir  : Çünkü ;
“ … Ebi Vakıt-el Leysi’den. Dedi ki : Rasulullah s.a.v ile birlikte Huneyn seferine çıktık. Biz şirk ve küfür aleminden yeni ayrılmıştık. Müşriklerin Zatu Envat dedikleri ve kutsal saydıkları bir ağaçları vardı. Savaştan önce - galibiyet getirmesi düşüncesiyle - silahlarını bu ağaca asarlardı. Yolda, böyle ulu bir ağacın altından geçerken dedik ki :
- Ya Rasulallah ! bize de bir zatu envat edinsene. Rasulullah s.a.v buyurdular ki :
- Allah’u ekber ! Yine aynı yol. Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, İsrail oğullarının Musa’ya : 
   يَا مُوسَى اجْعَل لَّنَا إِلَـهاً كَمَا لَهُمْ آلِهَةٌ

“ Ya Musa ! onların ilahları gibi bize de bir ilah edinsene, dediğinin aynısını diyorsunuz. Siz gerçekten cahillik yapan bir kavimsiniz. “

Ahmed : 5.218.21390.n - İbn Hibban : 8.6667. n – Ebu Ya’la : 2 .1437.n - Tirmizi  : 4 . 2271

Bu rivayette görüldüğü gibi Allah Rasulü s.a.v’e tabi olan ve Tevhidi daha yeni yeni anlayan Müslümanlar, Mekke’li müşriklerin kılıçlarını dallarına  asarak  kendisinden fayda bekledikleri zat’u envat gibi bir ağacın, kendileri için de edinilmesini Peygamber s.a.v’den istemektedirler.

Halbuki galibiyet şüphesiz Allah’ın elinde ve O’nun dilemesiyledir. Galibiyetin ağaca silah asmakla olmayacağı ve bu inancın da şirk olduğu gayet açık bir gerçektir.

Ama buna rağmen Allah Rasulü s.a.v bu kimselere, Allah’a şirk koşup müşrik oldunuz, küfre girdiniz veya dininizi iptal ettiniz, dolayısıyla sizin yeniden iman etmeniz gerekir Şeklinde tekfiri ifadeler kullanmayıp, onlara bu şekildeki bir inancın şirk olduğunu, dolayısiyle bundan uzak durulması gerektiğini anlatmıştır. İşte bu da gösteriyor ki, cehalet küfürden ayrı bir şeydir. Çünkü o kimseler bu sözleri cahilliklerinden dolayı söylemişlerdir.

Hatta bu ifadeyi Allah Rasulü s.a.v’in şu sözünde görmeniz mümkündür ;
Siz gerçekten cahillik yapan bir kavimsiniz "
Bu kuralın delillerinden birisi de Aişe r.anha validemiz ile alakalı şu rivayettir :

“ … Aişe r.anha şöyle demiştir : Benim yanıma Medine Yahudilerinden iki yaşlı kadın girdiler de konuşma arasında bana :

- Şüphesiz, kabir ehli kendi kabirlerinde azab olunurlar ! dediler. Ben o kadınların bu sözünü kabul etmedim, onları tasdik etmem bana güzel gelmedi. Sonra çıkıp gittiler. Bu sırada Peygamber s.a.v de benim yanıma girdi. Ben kendisine :

- Ya rasulallah ! İki koca karı benim yanıma geldiler de kabirdekiler kabirlerinde azab olunurlar dediler, diye zikrettim. Rasulullah s.a.v de :

- Onlar doğru söylemişler. Kabir ehli, öyle bir azabla azab edilirler ki, onların azaplarını hayvanların hepsi de işitir, buyurdu.

    Bundan sonra Rasulullah’ı, kıldığı her namaz’da muhakkak kabir azabından Allah’a sığınırken görmüşümdür. “

Buhari : 14.c.6311.s

Bu olayda cehaletin küfürden ayrı bir şey olduğuna açık bir delil vardır… Çünkü itikadi bir mevzu olmasına rağmen Aişe validemiz kabir azabını bilgisizce reddetmiştir… Ama ne zaman ki Allah Rasulü s.a.v bunu kendisine anlattı, Aişe validemiz o zaman kabir azabını kabul etmiş ve ondan sonra da asla inkar etmemiştir…

         Zikrettiğimiz kaidenin delillerinden birisi de Muaz hadisidir.

“ … Abdullah bin Ebi Evfa r.a’dan. Şöyle demiştir : Muaz Şam’dan dönünce Peygamber s.a.v’e secde etti. Rasulullah s.a.v :
-   Bu ne ya Muaz ? buyurdu. Muaz :
- Ben Şam’a vardım, onların reislerine ve emirlerine secde ettiklerini gördüm. Ben bu işin size yapılmasını arzuladım, diye cevap verdi. Rasulullah s.a.v :
- Sakın böyle yapmayın ! Eğer ben Allah’tan başkasına secde etmesini her hangi bir kimseye emredecek olsaydım, kadının kocasına secde etmesini emrederdim … “

İbn Mace : 5.c.1853.n - Ahmed  : 4.381.18913.

Bu olayda da görüldüğü gibi Muaz İbn Cebel, cahilliğinden dolayı Allah Rasulü s.a.v’e secde etmektedir… Halbuki Allah’tan başkasına bilerek secde etmek şirk ve küfürdür.

Ama buna rağmen Allah Rasulü s.a.v Muaz’a, Allah’a şirk koşup müşrik oldun,  dinini iptal ettin, dolayısıyla senin yeniden iman etmen gerekir şeklinde tekfiri ifadeler kullanmayıp, ona bu şekildeki bir amelin sadece ve sadece Allah’a yapılacağını anlatmıştır. İşte bu da gösteriyor ki, cehalet küfürden ayrı bir şeydir...

                       Tacuddin el Bayburdi

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol