" ... UNUTMAYINIZ Kİ SAĞLIKLI BİR KUR’AN ANLAYIŞI … ANCAK SÜNNET’LE MÜMKÜNDÜR …
TACUDDİN EL BAYBURDİ

Ehl'i sünnetin amel iman ilişkisini anlatan sözleri


Ehl-i Sünnet âlimleri îmânın kalb ile tasdîk, dil ile ikrâr ve âzâlarla amel etmek olduğunda ve itaatlerle artıp, masiyetlerle de azalacağında icmâ etmişlerdir…


Bu konuda ilim ehl’inin sözleri :   


1. İmâm Sufyân bin Uyeyne r.h şöyle demiştir : “ Îmân, söz ve ameldir. Bizden öncekilerden onu, söz ve amel olarak aldık. Amel olmadan söz olmaz.”

 Abdullâh bin Ahmed, es-Sünne: 1/346; İbn Battâ, el-İbâne: 2/855; el-Acurrî, eş-Şeria: 2/604.

2. İmâm Şâfiî rahîmehullâh şöyle demiştir : “ Sahâbe, tabiin ve onlardan sonra bizim kendilerine yetiştiğimiz kimseler: ‘Îmân: Söz, fiil ve niyettir. Bu üçünden birisi diğeri olmadıkça geçerli değildir’ diye icmâ ettiler.”

 el-Lalekâî, Şerhu Usuli İtikadi Ehli’s-Sünne: 5/956; İbn Teymiyye, Mecmûu’l-Fetâvâ: 7/209.

3. İmâm Ahmed bin Hanbel rahîmehullâh şöyle demiştir : “ Tabiinden, Müslümanların imâmlarından, selef imâmlarından ve çeşitli ülkelerin fıkıhçılarından doksan kişi Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in vefat ettiği esnadaki sünnetine göre : ‘Îmân: Söz ve fiildir. İtaatle artar, masiyetle eksilir’ diye icmâ ettiler.”

 İbn Receb, Tabakatu’l-Hanabile: 1/130.


4. İmâm İbn Abdilberr rahîmehullâh şöyle demiştir : “ Fıkıhçılar ve hadîsçiler îmânın söz ve amel olduğu üzerinde icmâ ettiler. Niyetsiz amel olmaz. Onlara göre îmân itaatle artar, masiyetle azalır. Onların nazarında bütün itaatler îmândır.”

 İbn Abdilber, et-Temhîd: 9/238.

5. İmâm Buhârî rahîmehullâh şöyle demiştir : “ Çeşitli ülkelerden binden fazla âlimle karşılaştım. Hiç kimsenin îmânın söz ve fiil olduğunda, artıp eksilebileceğinde ihtilaf ettiğini görmedim.”

 İbn Hacer, Fethu’l-Bârî: 1/47; Alûsî, Rûhu’l-Meânî: 5/156.

6. İmâm el-Acurrî rahîmehullâh şöyle demiştir : “ Allâh size ve bize merhamet etsin. Biliniz ki Müslüman âlimlerin üzerinde icmâ ettikleri esasa göre îmân, bütün insânlara farzdır. O da, kalb ile tasdîk, dil ile ikrâr ve âzâlarla amel etmektir.

Ve yine biliniz ki beraberinde dilin söylemesi olmadıkça sadece kalb ile bilmek ve tasdîk etmek yeterli değildir. Âzâlarla amel etmek olmadıkça da kalb ile bilmek ve lisân ile söylemek yeterli değildir. Bu üç haslet bir kimsede eksiksiz bulunduğu zaman mü’min olur. Kur’ân, Sünnet ve Müslüman âlimlerin görüşleri buna delâlet eder.”

Acurrî, eş-Şeria: 2/611.

7. İmâm el-Beğavî rahîmehullâh şöyle demiştir : “ Sahâbeler, tabiinler ve onlardan sonra gelen sünnet âlimleri amellerin îmândan bir cüz olduğu konusunda görüş birliği içindedirler… Onlar dediler ki: Îmân söz, amel ve akidedir.”

el-Beğavî, Şerhu’s-Sünne: 1/38.

8. İmâm İbn Battâ rahîmehullâh şöyle demiştir : “ Allâh size rahmet etsin, bilin ki! Allâh’u Teâlâ kalblerin kendisini tanımasını ve kendisini, rasûllerini, kitâblarını ve sünnetin getirdiği her şeyi tasdîk etmesini, dillerin bunu söylemesini ve söz olarak bunu ikrâr etmesini, bedenlerin ve âzâların emrettiği her şeyi yapmasını farz kıldı. Amelleri farz kıldı. Bunlardan herhangi birisi diğerleri olmadıkça geçerli değildir. Kul bunların hepsini kendisinde bulundurmadıkça mü’min olamaz. Ta ki kalbiyle inanmış, dili ile ikrâr etmiş ve âzâları ile amel etmiş olsun. Bununla beraber yine de mü’min olamaz. Ancak bütün söylediklerinde ve yaptıklarında sünnete uygun olduğu, bütün sözlerinde ve amellerinde Kitâb ve ilme uyduğu zaman mü’min olur. Size açıkladığım her şey Kur’ân’da ve Sünnet’te geçmektedir ve ümmetin âlimleri bunun üzerinde icmâ etmiştir.”

 İbn Battâ, el-İbâne: 2/778.

9. İmâm Ebû Ubeyd Kâsım bin Sellâm rahîmehullâh şöyle demiştir : “ Allâh Teâlâ îmânın ancak şartlarına uygun bir amelle gerçek bir îmân olacağını belirlemiştir. Amel olmaksızın sadece sözle îmân iddiasında bulunanı gerçek mü’min olarak kabul eden kimse Allâh’ın Kitâbı’na ve Sünnet’e inatla karşı çıkıyor demektir. Allâh’u Teâlâ’nın insânları sözün fiille tasdîk edilip edilmediğiyle imtihan ettiğini ve amel olmaksızın sadece sözden razı olmadığını görmedin mi? Böylece birini diğerinin bir parçası kılmış olmadı mı? Allâh’ın Kitâ-bı’ndan, Rasûlü’nün Sünneti’nden ve ondan sonraki selefin metodundan sonra artık başka hangi şeye uyulur? Ki örnek alınacak ve güvenilecek kimseler onlardır. Şu kitâbımızda naklettiğimiz şeylerden âlimlerimizin belirlediği bize göre sünnete uygun olan hüküm şudur: Niyet, söz ve amelin hepsi birden îmândır.”

Kâsım bin Sellâm, Kitâbu’l-Îmân: 32-34.

10. İmâm İbn Receb rahîmehullâh şöyle demiştir : “ Âlimlerin çoğunluğu şunu söylemişlerdir. Îmân söz ve ameldir. Bu selefin tamamının ve hadîs âlimlerinin icmâsıdır. Şâfiî bu konuda sahâbenin ve tabiinin icmâ ettiklerini belirtmiştir. Ebû Sevr de bunun üzerinde icmâ olduğunu ifâde etti. Evzâî dedi ki : Seleften bu dünyadan geçip gidenler îmân ile amel arasında ayırım yapmazlardı. Bunu birden fazla selef âlimi Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’ten naklettiler. Fudayl bin Iyâd ve Veki el-Cerrah da bunu Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’ten nakledenlerdendir. ‘ Îmân söz ve ameldir ’ diyenlere gelince bunlardan bazıları şunlardır : Hasen el-Basri, Said bin Cubeyr, Ömer bin Abdulaziz, Ata, Tavus, Mücâhid


Tacuddin el Bayburdi

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol