" ... UNUTMAYINIZ Kİ SAĞLIKLI BİR KUR’AN ANLAYIŞI … ANCAK SÜNNET’LE MÜMKÜNDÜR …
TACUDDİN EL BAYBURDİ

Ölüm hakikatı ve Ahiret


Değerli kardeşler … ! unutmayalım ki insanoğlu aldığı her nefes ve attığı her adımla  acı bir gerçeğe doğru hızla yaklaşmaktadır.

O gerçek ki ; Hiç kimsenin inkar edemeden mutlaka tadına baktığı ve bakacağı ölüm gerçeğidir.

Kendisinden kaçışın imkânsız olduğu bu gerçeği, Allah Rasûlü s.a.v şöyle misallendiriyor  :

“ Ölümden kaçanın misali, yeryüzünün kendisinden borcunu istediği tilkinin misali gibidir. Yeryüzü borcunu isteyince, tilki çıkıp kaçar, yorulup uykusuzluk iyice bastırınca yuvasına iner. Yeryüzü tekrar ona : “ Ey tilki alacağımı ver ” der. Tilki yine süratle ininden çıkar kaçar. Böyle koşmak ta devam eder de sonun da boynu kırılır ve ölür. “

                                                 Taberani Kebir… İbni Kesir : 13.c.7448.s

Yani ölümden kaçış imkânsızdır… Mutlaka bir gün tilkinin misali ölüm bizi yakalayacaktır… Gelip bizi bulacaktır …

         Rabbul izzetin Kerim kitabında buyurduğu gibi  :

“ Bir gün  ölüm sekerâtı gerçekten gelirki işte bu senin ta önceden beri kaçıp durduğun şeydir. ”   Kaf  : 19.Ay 

         Ama unutmaki hey insan :

كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ الْمَوْتِ

“ …… Her nefis mutlaka ölümü tadacaktır .... "   Ali İmran.185.Ay 

Sen her ne kadar bundan hoşlanmasanda, her ne kadar kaçsan da, ölüm mutlaka gelip seni bulacaktır. Hatta :

“ …Tahkim edilmiş sağlam kaleler içerisinde olsanız bile, yine ölüm gelip sizi bulacaktır. "   Nisa.78.Ay 

Çünkü size, ölçülüp biçilmiş, tayin ve takdir edilmiş bir süre verilmiştir. Bu süre bitince artık Rabbimizin buyurduğu gibi :

“ Ne bir an geri bırakılırsınız, ve ne de bir an ileri gidebilirsiniz. "  Nahl : 61.Ay 

Artık o an kaçacak bir yerin olmadığı gibi, o anı, bir saniye olsun bile erteleyecek hiç kimse olmayacaktır.

Öyleyse, Allah Rasûlü s.a.v’in şu buyruğuna kulak verelim : “ ... Şüphesiz ki ölüm çok korkunç bir şeydin …… ”   Müslim : 3.960. N 

Dolayısıyle yine Allah Rasulü s.a.v’in buyurduğu gibi  : “ Ağızların tadını  tarumar eden o ölümü sık sık anın… “   Tirmizi : 4.2409.n 

         Yani, bir gün tadına bakacağınız o ölümü aklınızdan sakın çıkarmayın.

= Onu hiç unutmayın ki, kendinize çeki düzen veresiniz…
= Onu unutmayınız ki Amellerinize dikkat edesiniz …  
= Ve yine onu sürekli hatırlayınız ki, yığıp biriktirdiklerinize ona göre değer veresiniz.

Evet ey gafil insan … ! Öyleyse Rabbine sevkedileceğin o anı sakın aklından çıkarma… !

Bak Rabbin kerim  kitabında ne buyuruyor :

“ … O an can köprücük kemiğine gelip dayanacak. Artık onu kurtaracak kim olabilir ki. O da anlar ki bu, artık ayrılık vaktidir. Bacak bacağa dolaşır. Ve o gün sevk Rabbinedir. “  Kıyame : 26 … 30.Ay

Evet ey cılız ve zayıf insan, şunu da hiç unutma ki ; karşılaşacağın bahsi edilen o an, senin yaşantına uygun olarak can vereceğin bir andır.

Yani, gidişatın eğer düzgün idiyse canının kolay alınacağı, düzgün değil idiyse canının çok zor alınacağı bir an olacaktır.

         Rabbimiz bu konuda da şöyle buyuruyor  :

“ Yoksa kötülükleri işleyenler, hayatlarında ve ölümlerinde, kendilerini, iman eden ve Salih amel işleyen kimselerle bir tutacağımızı mı zannediyorlar  ?.... "  Casiye : 21.Ay 

“ And olsun o can’ları ta derinliklerden söküp alanlara ve yine andolsun o can’ları kolaylıkla alanlara. “  Naziat : 1.2. Ay.

“ O küfredenleri bir görseydin, Melekler can’larını alırken yüzlerine ve sırtlarına vuruyorlar ve “ tadı o yangın azasıbını ” diyorlardı. "  Enfal : 50.Ay

“ … O zalimler, ölüm sekâratı içinde,melekler ellerini uzatmış “ Haydi kendinizi kurtarın bakalım ; bu gün Allah’a karşı doğru olmayanı söylemiş ve O’nun Ayet’lerinden büyüklenerek uzaklaşmış olmanız dolayısıyle zillet azabıyla cezalandırılacaksınız” derken, onların halini bir görsen. "  Enam : 93.Ay. 

“ Nefislerine yazık eden kimselere, canlarını alırken Melekler : Ne işte idiniz ? dediler. ( Bunlar ) : “ Biz yeryüzün de aciz düşürülmüştük ” diye cevap verdiler. Melekler dediler ki : Peki , Allah’ın arzı geniş değil mi idi ? Ordan göç edeydiniz. İşte onların durağı cehennemdir,orası ne kötü bir gidiş yeri dir. “   Nisa : 97.Ay. 

“ Nefislerine zulmederken meleklerin canlarını aldığı kimseler - ölümü görünce - teslim olurlar ve : ” Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk derler “ Melekler : “ Hayır. Allah sizin yaptıklarınızı biliyor. Bu sebeple, içinde ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarına girin. Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür. “  Nahl : 28.29.Ay. 

“ Melekler, iyi insanlar olarak canlarını aldığı kimselere de “ Selâm size, yaptıklarınıza karşılık cennet’e girin derler. “  Nahl : 32.Ay.

“ Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra doğru olanların üzerine melekler iner :  “ Korkmayın, üzülmeyin, size söz verilen cennet’le sevinin, biz dünya hayatında da, ahiret hayatında da sizin dostlarınızız ” derler “  Fussilet : 30.31 

Değerli kardeşler … ! bu ve emsali Ayeti kerimeler gösteriyor ki, insanın ölüm anı, canının alınması, ruhunun çıkması, onun gidişatına uygun olacaktır.

Hatta Allah Rasûlü s.a.v bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır : “ Ölünün dünyadan alakası kesildiği zaman ona cennetlikmi yoksa cehennemlik mi olduğu gösterilir… “  Tirmizi : 2.C .1078. N 

Değerli kardeşlerim … ! Allah Rasûlü s.a.v Kafir ile Müslümanın ölümünü  bizlere şöyle anlatır : 

” Mümin kul. Dünyadan ayrılarak ahirete yönelmek üzere bulunacağı zaman ona beyaz yüzlü melekler inerler. Yüzleri güneş gibidir. Yanların da cennet kefenlerinden bir kefen cennet kokularından bir koku vardır. Ondan, gözün gördüğü uzaklıkta otururlar. Sonra ölüm meleği gelir ve yanı başına oturur. Ona , “ Ey güzel Ruh. Mağfiret ve Hoşnutluğa Çık ”diye seslenir. Ruh , su içerken damlanın ağızdan kaydığı gibi çıkar. Onu alır almaz, diğer melekler bir an bile onu elinde bekletmeden yanlarında getirdikleri kefene ve kokulara sarıp sarmalarlar. Bu ruh yeryüzünde bulunan en güzel misk kokusu gibi bir koku salar etrafına. Onu göğe yükseltirler. Uğradıkları bütün melekler bu güzel kokunun ne olduğunu sorarlar, onlarda falan oğlu falan dır der ve dünyada ki en güzel isimlerinden biriyle anarlar. Dünya semasına varırlar. Ondan kapılarını açmasını isterler, kapı açılır. Her semâdaki mukarreb melekler onu  diğer semaya  yolcu ederler. Nihayet yedinci semaya varırlar. Allah,” Kulumun kitabını illiyine yazın ve yeryüzüne geri gönderin, onları topraktan yarattım, ona iade ediyorum ve tekrar ondan çıkaracağım der. Ruhu cesedine döner ve iki melek gelerek onu kabrinde oturturlar.”

Ve ona : Rabbin kim ? derler. Oda Rabbim Allah der. Ona Dinin nedir ? derler. O da din’im İslâm’dır der. Bu sefer ona : Şu içerinizden size gönderilen adam kimdir ? derler. O, Allah’ın resûlüdür der. Ona, “Onun Allah’ın resulü olduğunu nerden bildin ? derler. Oda , “Allah’ın kitabını okudum ona inandım ve tasdik ettim” der. İşte bu, yüce Allah’ın “Allah inananları dünya hayatında ve ahirette sağlam bir söz üzerinde sabit tutar, zalimleri de saptırır. Allah dilediğini yapar. ” buyruğudur.

Rasulullah s.a.v devamla şöyle buyurur ; semadan bir nidacı şöyle seslenir : Kulum doğru söyledi. Ona cennetten bir döşek döşeyin, ona cennet’ten bir kapı açın ve ona cennet elbisesi giydirin artık, ona cennetten rahatlık ve en güzel kokular gelir. Ve onun kabri, gözünün görebildiği kadar genişler . ”   Ebu Davud : 5.4753.n 

“… Bundan sonra ona, güzel yüzlü, hoş kokulu bir adam gelir ve : “ Sana güzel bir müjde var. Bu sana daha önce va’dedilen bir gündür ” der. Salih kul ona : “ Sen kimsin ? yüzün, hayır getiren bir kimsenin yüzüne benziyor “der. O da “ Ben senin Salih amelinim ” der. Salih kul bu sefer : Rabbim kıyameti kopar ki malıma ve ehlime bir an önce döneyim ” der.

“ Artık bu kimsenin kabri yetmiş arşın genişletilir ve aydınlatılır. Ona : “ yat uyu ” denilir. O, aileme gidip haber vereyim mi ? der  Ona tekrar uyumasını söylerler. Ancak en sevgili yakını tarafından uyandırılan damat gibi Allah onu yatağından diriltinceye kadar yatar uyur… "  Tirmizi : 2.1077. n

“ Bu mü’minin ruhu, bir kuş olup cennet ağaçlarından beslenir ve ölümden sonra o ruh cesedine geri dönünceye kadar orada kalır. "  Nesei : 4.c.2075.n 

Kâfir kişiye gelince, dünyadan ayrılıp ahirete yöneleceği zaman, siyah yüzlü ve ellerinde kıldan dokunmuş elbise bulunan melekler gelir ve onun gözünün alabildiği uzaklıkta otururlar. Sonra ölüm meleği gelir ve başucunda oturur. Sonra ona : “ Ey kötü ruh, Allah’ın azab ve gazabına çık ” diye seslenir. Can bütün organlara yayılır. Islak bir yün yapağısından şişin - veya çalının - çekilip çıkarıldığı gibi onun canı öyle alınır. Bütün  damar ve kasları kopar. Onun ruhunu alır almaz melekler hemen onun elinden onu alır ve kıldan olan pis elbisenin içerisine koyarlar.

O ruhtan, yeryüzünün en kokuşmuş leşinden çıkan koku gibi pis bir koku yayılır. Onu göğe doğru çıkarırlar. Uğradıkları bütün melekler : “ Nedir bu pis koku ?” derler. Onlar’da : Falan oğlu falan, der ve dünya da anıldığı en çirkin isimle anarlar. Dünya semasına gelirler ve  kapının açılmasını isterler, ama kapı açılmaz. Burada Resulullah s.a.v şu ayeti kerimeyi okudu :

“…… Doğrusu, Ayet’lerimizi yalan sayıp onlara karşı büyüklük taslayanlara göğün kapıları açılmaz, deve iğnenin deliğinden geçmedikçe de cennet’e giremezler. İşte suçluları böyle cezalandırırız biz. “    Araf : 40.Ay

Sonra yüce Allah : “ Kitabını siccin’e - yani aşağıların aşağısına- yazın ” buyurur. Ve o pis ruh aşağıya atılır. Rasulullah s.a.v tekrar şu ayeti kerimeyi okudu :

“ Allah’a ortak koşan kimse, tıpkı gökten düşüpte kuşların kaptığı veya rüzgarın bir uçuruma attığı şeye benzer. “  Hac : 31.Ay

Bu ruh cesedine geri döner ve iki melek gelip onu kabrinde oturturlar. Ona : Rabbin Kim dir ? derler. O, “ hı, hı, bilmiyorum der. Dinin nedir ? O “ hı, hı bilmiyorum ” der. Peki şu adam - yani  Muhammed - hakkında ne derdin ? diye tekrar sorarlar o’da bilmiyorum. Ben sadece insanların onun hakkında söyledikleri sözü söylüyordum ” der. Ona, “ anlamadın ve uymadın öylemi ? ” deyip sonra, ensesine demir bir balyozla öyle bir vururlur ki, bunun feryadını insanlar ve cinlerden başka yeryüzünde her şey işitir.

Nihayet ona çirkin yüzlü ve pis kokulu bir adam gelir ve “ sana kötü bir müjde, işte bu  sana daha önce söylenen amelindir ” der. O ; “ Kimsin sen ? ” Yüzün, hayır getirmeyen birinin yüzüne benziyor” der. O da ; “ Ben senin kötü amelinim ” diye cevap verir. Bunun üzerine üç defa . “ Rabbim kıyameti koparma der. ”

Beyhaki Azabul Kabir 28.S – Hakim : 1/37 - Ahmed : 4/288 -18063.N

Artık kabir onun için Rasulullah s.a.v’in diğer bir hadisinde buyrulduğu gibi : Kaburgalarını birbirine geçirecek şekilde daraltılır. İşte bu yüce Allah’ın : “ Kim benim zikrimden yüz çevirirse, onun için dar bir geçim vardır…”  Taha : 124.Ay  buyurduğu şeydir. "                                                                                           

Ebu Davud : 5.c.4753.N - İbni Kesir : 10.C.5279.S 

İKİNCİ  HAYAT  OLAN  BERZAH  ALEMİ 

Bundan sonra ikinci hayat dediğimiz “ berzah alemi ” başlar… Yani kabir hayatı.

Değerli  kardeşlerim … ! az önce de ifade ettiğimiz gibi ; insanın canı nasılki yaşantısına uygun olarak alınacak, aynen de o kimsenin kabir hayatı da yine yaşantısına uygun olacaktır … Dolayısıyle insanın dünyadaki yaşantısı islama uygun ise kabir hayatı kolay, değil idiyse zor olacaktır … 

“ … Allah Rasûlü s.a.v bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurur : Kabir, ahiretin konak yerlerinden ilk konak yeridir. Eğer insan ondan kurtulursa gerisi onun için daha kolaydır. Şayet kurtulamazsa, gerisi daha ağırdır ” ve tekrar şöyle buyurdular : “ Her ne korkunç manzara gördüysem, kabir ondan daha korkunçtur. “

                                            Tirmizi : 4.C.2410.N - İ.Mace : 10.C.4267.N 

Diğer bir hadislerinde Allah Rasûlü s.a.v şöyle buyurdular : Eğer ölülerinizi defn etmeme endişesi olmasaydı, kabir azabından sizlere işittirmesi için muhakkak Allah’a dua ederdim. " Müslim : 8.C.2868.N 

Ve yine Allah Rasûlü s.a.v şöyle buyurur : Ölünün dünyadan alakası kesileceği zaman - kabirdeki - oturma yeri kendisine gösterilir. Cennet ehlinden ise, cennet ehlinden olarak, Cehennem ehlinden ise cehennem ehlinden olarak gösterilir. Ve sonra Allah, “ Kıyamet gününde seni mahşere kaldırıncaya kadar oturma yerin işte burasıdır.” buyrulur. "  Tirmizi : 2.C.1078.n 

Evet değerli kardeşler … ! İnsanın ahirete yolculuğundaki varacağı bu ilk konaklama yeri ya rahat edeceği bir konak, yada ızdırab çekeceği bir konaklama yeri olacağı asla unutulmamalıdır…

İşte bundan dolayıdır ki Allah Rasûlü s.a.v kabir azabından sık sık Allah’a sığınmış ve ümmetine de bu konuda emirler vazetmiştir…

“ … Ebu Hureyre r.a'dan. Rasûlullah s.a.v şöyle buyurdu : " Her hangi biriniz son teşehhüdü bitirdiği zaman dört şeyden Allah’a sığınsın :                

 اللهم! إني أعوذ بك من عذاب جهنم . ومن عذاب القبر. ومن فتنة المحيا والممات. ومن شر فتنة المسيح الدجال                                                                                                        

Allahumme ! inni euzu bike min azabi cehennem. Ve min azabi’l kabri ve min fitneti’l mahya ve’l memat. Ve min şerri fitneti’l mesihi’d deccal.

Ey Allah’ım ! cehennem azabından, kabir azabından, hayat ve ölümün fitnesinden ve Mesih deccal fitnesinin şerrinden sana sığınırım.

Müslim : 2.C.588 de rivayet etmiştir.

Çünkü, insan her ne kadar Tevhid ehli de olsa, bir takım günahlarından dolayı bu konakta sıkıntılar çekebilir.

Hatta Allah Rasûlü s.a.v’in şu hadisi şerifi gösteriyor ki her insanın mutlaka tadına bakacağı bir kabir sıkması  vardır.

“ … O şöyle buyurmaktadır : Kabrin muhakkak ki şiddetli bir sıkıştırması vardır. Eğer ondan kurtulacak olan olsaydı, Sâd b.Muaz olurdu. “

Ahmed : 6/55-98 - C.Sağir : 3.1327 - Heysemi : 3/46.4255.N - S.Sahiha : 1695.N 

Tabi ki burada bahsi edilen kabir sıkmasının kısa sürdüğünü, kabrinin onu sıkıştırdıktan sonra tekrar genişletildiği anlatır.   Nesei : 4..2057.N

Bu da neyi gösteriyor değerli kardeşlerim …? Bu da gösteriyor ki ; İnsan Tevhid ehli dahi olsa, yaşantısındaki bazı günahlarından dolayı, Allah onu dilerse kabrinde cezalandırır.

         Kabir azabına vesile olan şeylerden ise şöyle bahsedilir :

“ … Rasulullah s.a.v buyurduki : İdrardan korununuz, çünkü kabir azabının geneli ondandır. ”

Dâre Kutni : 1/127 - El-İrva : 1/310-280 N

“ … Peygamber s.a.v  iki kabrin yanından geçerken şöyle dedi : Bu iki kabrin sahipleri azap olunuyorlar. Halbuki bu azabları büyük bir şeyden dolayı da değildir. Bunlardan biri koğuculuk ederdi, diğeri de idrarından sakınmazdı…“

Buhari : 3.C.1300.S - İbni Mace : 1.C.347.N 

“ … Ve yine Allah Rasulü s.a.v’in haber verdiği gibi : Ölen bir kimsenin borcundan dolayı azap gördüğü ve akrabası tarafından bu borç ödenince “ işte şimdi onun derisi serinlemeye  başladı ve borcu ödendiği içinde azap kaldırılmış oldu. “

 Hakim : 2/58 - K.Cenaiz :14 - Tayalisi : 1673 - Heysemi : 3/39 - Ahmed : 3/333

Değerli kardeşlerim … ! Kâfirin kabir hayatına gelince, elbetteki bunun, inananların kabir hayatından çok farklı bir şekilde olacağı açıktır.

         Allah’u Azze ve Celle şöyle buyurmaktadır :

وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَ

“ Kim de benim zikrimden yüz çevirirse onun için dar bir geçim vardır. Kıyamet günün dede onu kör olarak haşrederiz. "    Taha : 124.Ay

Bu Ayetin tefsiri ile alakalı bir hadislerinde Allah Rasûlü s.a.v şöyle buyurur : “…. Onun için dar bir geçim vardır..” buyruğu,  “ Kabir azabıdır ” dır.

                                                                 İbni Kesir : 10.C.5279.S

         Yine bir Ayeti Celile de şöyle buyrulur :

“ Fravun ailesine azabın en kötüsü kuşattı. Sabah akşem ateşe  sunulurlar. Kıyamet koptuğu gün de, fravn ailesini azabın en çetinine sokun denilir. “

                                                                              Mümin : 45 - 46

“ … Allah Rasûlü s.a.v yine bir hadislerinde şöyle buyurur : Yahudi kabilesi, kendi kabirleri içinde azab olunuyor.”

                                   Buhari : 3.1299.S - Müslim : 8. 2869.n 

Evet değerli kardeşlerim … ! bütün bu deliller gösteriyorki , kâfirin kabir hayatı çok şiddetli ve çok korkunç manzaraların yaşandığı bir hayat olacaktır.

Allah’u Azze ve Celle bizleri şirk ve Küfür üzere ölmekten muhafaza eylesin … Ve bütün Tevhid ehli muvahhidleri de kabir azabından korusun.

KIYAMETİN  KOPUŞU  VE  DİRİLİŞ  

Artık bundan sonra, korkuların en büyüğü, sarsıntıların en şiddetlisi ve günlerin en sonu ve acılısı olan kıyamet vuku bulacaktır.

         Rabbul izzet bunun dehşetini şöyle dile getiriyor :

“ Sur’a üflendi , işte bu, size önceden anlatılan o tehdit günüdür. "   Kaf : 20.Ay 

“ O büyük gürültü gelince, kişi o gün kardeşinden anasından, babasından, karısından ve oğullarından kaçar. "  Abese : 33-34-35-36.Ay

“ O gün gök bir çalkalanış çalkalanır, dağlar bir yürüyüş yürür ki. “  Tûr : 10 -11.Ay

“ Güneşin dürülüp söndüğü.Yıldızların dökülüp karardığı. Dağların yürütüldüğü. Gebe  develerin başıboş bırakıldığı. Vahşi hayvanların bir araya getirildiği. Denizlerin kaynatıldığı … Gökyüzünün yerinden oynatıldığı. Cehennemin alevlendirildiği ve cennetinde yaklaştırıldığı zaman her insan, ahirete hangi amelleri hazırlayıp getirdiğini mutlaka bilecektir. “

                                                                 Tekvir : 1- 6 …….11-14 

“ Ey Muhammed ! sana dağlar hakkında sormaktadırlar. Onlara deki : Rabbim onları kıyamet günü un ufak edecektir. Yerlerini de çırıl çıplak ve dümdüz bırakacaktır. Artık orada ne bir çukur ve ne de bir tümsek görebileceksin. “

                                                               Taha : 105-106-107 

         Artık Allah’u Azze ve Celle bundan sonra ; her kulun ne yapıp önden göndermiş ise, onun karşılığı vermek için insanları kabirlerinden ayağa kaldıracaktır… Yani, diriliş ve hiç kimseye zerre kadar haksızlığın yapılmayacağı o büyük hesap günü…

Rabbimiz şöyle buyurur :

“ O gün Sûr a üflenince, kabirlerinden çıkıp Rabb’larına koşacaklardır. Ve diyeceklerdir ki : “ Vay bize ! Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı ? ”  İşte bu rahmanın va’dettiği ve peygamberlerinin de dosdoğru söyledikleri yeniden dirilme günüdür. "   Yasin : 51.52.Ay 

         Rabbimiz yine şöyle buyuruyor :

“ O çağırıcının, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağırdığı gün insanlar gözleri düşkün kabirlerinden çıkarlar ; ki tıpkı yayılan çekirgeler gibi. o gün boyunlarını çağırana doğru uzatmış olarak koşarlar. "  Kamer : 6-7- 8.Ay 

“ O gün mahşere çağırana uyarlar ; ondan hiç sapma imkanı yoktur. Rahman için sesler kısılmıştır, O an fısıltıdan başka bir şey işitemezsin. "  Taha : 108.Ay                                                                                                                                                   

“ O gün insan : “ Kaçacak yer neresi ? ” der. Hayır, o gün sığınacak yer yoktur. O gün varıp durulacak yer ancak rabbinin huzurudur.  O Zaman insanın yapıp öne sürdüğü ve yapmayıp ta geriye bıraktığı her şey kendisine haber verilecektir. "   Kıyame : 10-11-12-13.Ay

“ Evet - O gün insanlar, ayrı ayrı gruplar halinde - yüce divana - çıkarlar ki, yaptıkları işler kendilerine gösterilsin. Artık kim zerre kadar hayır yapmış ise onu görecek ve yine her kim zerre kadar şer yapmış ise onu da görecektir. “

                                                                          Zelzele : 6-7- 8.Ay

“ Kıyamet günü adalet terazilerini kuracağız. Bu itibarla hiçbir nefis, hiçbir şekilde haksızlığa uğramayacaktır. Ameli bir hardal tanesi kadar bile olsa, onu getirir - ve karşılığını veririz - Hesap gören olarak biz yeteriz. “

                                                                              Enbiya : 47.Ay 

“ Ve sizler O gün üç  sınıf olacaksınız. Sağcılar, Solcular ve önden gidenler. Yani sabikunlar.

Amel defterleri sağ tarafından verilen o sağın adamları, ne mutludurlar onlar.

Amel defterleri sol tarafından verilen o solun adamları, ne bedbahttırlar onlar.

Ve O, inançta ve amel de önde giden sabıklar. Onlar ki, Allah’a yaklaştırılanlardır.

Onlar nimet cennet’lerindendedirler. Çoğu öncekilerden, birazı da sonrakilerdendir.

Onlar, mücevherlerle işlenmiş sedirler üzerindedirler. Onların üzerlerinde - kendilerine verilmiş eşlerle - karşılıklı otururlar.

Ve çevrelerinde de ebedileştirilmiş gençler dolaşırlar, ellerinde şarap kaynağından doldurulmuş testiler ve kadehlerle.

O şarap ki ; ondan ne baş ağrır ve ne de sarhoşluk olur. Beğendikleri meyveler. Canlarının çektiği kuş etleri, iri iri gözlü hûriler, ki saklı inciler gibi.

- İşte bu nimetler - yaptıklarına karşılık olarak o önde giden sabıklara verilen nimetlerdir.

Onlar orada ne boş bir söz ve ne de günaha sokan çirkin bir laf işitmezler. Onların duydukları söz, sadece ; “ Selâm ” sözüdür.

Ve sağın adamları. - Bilirmisiniz - kim o sağın adamları ? Onlar ; Dikensiz kirazlar, dalları meyvelerle dolu muz ağaçları, uzanmış gölgeler, fışkıran sular, arkası kesilmeyen ve yasaklanmayan meyvelerin bulunduğu cennetler de, yükseltilmiş döşekler üzerindedirler.

Biz oradaki kadınları - sağcılar için - yeniden hazırladık. Onları, bakireler ve eşlerine sevgiyle bakan yaşıtlar kıldık. Bunların da çoğu öncekilerden birazı da sonrakilerdendir.

Ve o solun adamları. - Bilirmisiniz - kim o solun adamları ?. onlar : Delikcilere işleyen bir ateş ve kaynar su içinde. Kara dumandan bir gölge altında ki, o gölgenin ne serinliği ve nede faydalı bir tarafı vardır. Çünkü onlar bundan önceki dünya hayatlarında refah içerisinde şımarıp, büyük günahlarda ısrar ediyorlardı.

Ve diyorlar ki : “ Biz öldükten , toprak ve kemik yığını olduktan sonra mı yeniden dirilteceğiz ? önceki atalarımızda mı ? .

                                                                             Vakıa : 7 den 48 e kadar

İşte böylece Allah Rasûlü s.a.v’in de buyurduğu gibi : Kim hangi hal üzere öldüyse, Allah o kimseyi öldüğü o hal üzere diriltecektir.

                                                                  Camiu’s Sağir : 3.3753.N 

         Ve karşılığını da o hali üzere verecektir.

Öyleyse ey gafil insan … ! Rabbinin şu buyruklarını aklından asla çıkarma ve bir gün sona erecek olan bu hayatında inancına, itikadına, amellerine ve ahlaki değerlerine çok dikkat etmelisin…

           Çünkü Rabbimiz uyarıyor ve buyuruyor ki ;

“ Ey İnsanlar ! Allah’tan geri çevrilmesi olmayan bir gün gelmezden önce, Rabbinizin çağrısına icabet edin. Çünkü o gün ne sığınacak bir yeriniz var ; ne de inkâra çareniz var. "  Şûra : 47.Ay 

“ Öyle bir günden sakının ki , o gün Allah’a döndürüleceksiniz. Sonra herkese kazanmış olduğu tastamam verilecek ve kimseye asla haksızlık edilmeyecektir. "   Bakara : 281.Ay

“ Ey İnsanlar ! Rabbinizden korkun. Babanın çocuğunun cezasını çekemeyeceği, çocuğununda babasının cezasını çekemeyeceği o günden çekinin. - Unutmayın ki - Allah’ın va’di gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. Ve o şeytan, sakın sizi Allah hakkında kandırmasın. “   Lokman : 33.Ay

Vel hamdu lillahi Rabbil Alemin

                                      Tacuddin el Bayburdi

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol